|
YUNUS EMRE - Şiirleri 1.Kısım
|
|
|
Y U N U S E M R E
- HAYATI
- ŞİİRLERİ
- Ben yürürem yane yane, Aşk boyadi beni kane
- Ne akilem ne Divane, Gel gör beni aşk neyledi
- Gah eserem yeller gibi, Gah tozaram yollar gibi
- Gah akaram seller gibi, gel gör beni aşk neyledi
*** ***
-
- Akan sulayın çağlaram, Dertli cigerem dağlaram
- Şeyhim anuban ağlaram, gel gör beni aşk neyledi
- Ya elim al kaldır beni, ya vaslına erdir beni
- Çok ağladım güldür beni, gel gör beni aşk neyledi
*** ***
-
- Mecnun oluban yürürem, ol yari düşte görürem
- Uyanıp melul oluram, gel gör beni aşk neyledi
- Miskin Yunus biçareyem, baştan aşağı yareyem
- Dost ilinden avareyem, gel gör beni aşk neyledi
*** ***
-
- Akıl : Akıllı
- Divane : Deli, Meczup
- Melül : Elem
- Hak cihana doludur, kimseler Hakkı bilmez
- Onu sen senden iste, o senden ayrı olmaz
- Dünyaya gelen geçer, bir bir şerbetin içer
- Bu bir köprüdür geçer, Cahiller onu bilmez
*** ***
-
- Gelin tanış olalım, işin kolayın tutalım
- Sevelim sevilelim, dünya kimseye kalmaz
- Yunus sözün anlar isen, mani'sini dinler isen
- Sana iyi dirlik gerek, bunda kimseler kalmaz
*** ***
-
- Mani : Anlam
- Benim bunda kararım yok, bunda gitmeye geldim
- Bezirganım mataım çok, alana satmağa geldim.
- Ben gelmedim da'vi için benim işim sevi için
- Dostun evi gönüllerdir, gönüller yapmağa geldim
*** ***
-
- Dost eşruğu deliliğim, aşıklar bilir neliğim
- Devşuruben ikiliğim, birliğe bitmeye geldim
- Yunus Emre aşık olmuş, ma'şuka derdinden olmuş
- Gerçek erin kapısında ömrüm harcamaya geldim
*** ***
-
- bezirgan: Tüccar
- mata : Mal,erzak
- dav'i : Dava peşinde koşmak,kavga,dava.
- sev'i : Sevgi
- eşruk : Sarhoşluk
- devşuruben : Kaldırıp
- bitmek : Kavuşmak
- maşuk : Allah (aşık olunan)
- Dilsizler haberin kulaksız dinleyesi
- Dilsiz kulaksız sözü, can gerek anlayaşı
- Dinlemeden anladık, anlamadan eyledik
- Gerçek erin bu yolda yokluktur sermayesi
*** ***
-
- Biz sevdik aşık olduk, sevildik maşuk olduk
- Her dem yeni dirlikte, bizden kim usanası
- Miskin Yunus ol veli, yerde gökte dopdolu
- Her taş altında gizli, bin imran oğlu MUSİ
*** ***
-
- di�lik: Hayat
- imran oğlu MUSİ : MUSA peygamber
- Söylememek harcısı, söylemeğin hasıdır
- Söylemeğin harcısı, gönüllerin pasıdır
- Cümle yaratılmışa bir göz ile bakmayan
- Halka müderris ise, hakikatte asidir
*** ***
-
- Şeriat haberini şerh ile eydem işit
- Şeriat bir gemidir, hakikat deryasıdır
- Ol geminin tahtası her nice muhkem ise
- Deniz mevci kat olsa, tahta uşanasıdır
*** ***
-
- Bundan içeri haber işit, eydeyin ey yar
- Hakikatin kafiri, şer'in evliyasıdır
- Biz talib-i ilimleriz, aşk kitabın okuruz
- Calap müderris bize, aşk hod medresedir
*** ***
-
- Harcısı : Uygunu
- Has : Güzel
- Şeriat : Kuranın Dışsal, açık anlamı
- Şerh : Açıklama
- Eydem : Söyleyim
- Hakikat : Kuranın gizli anlamlarının bilindiği makam
- Muhkem : Kuvvetli
- Mevc : Dalga
- Kat : Kesme
- Uşanmak : Kırılmak
- Kafir : İnkar eden, gerçeği örten
- Şer'in : Şeriatın
- Evliya : Hak dostu,Hakiki dindar
- Talib-i ilim : İlim öğrenen
- Hod : Kendi, zaten
- Nice bir besleyesin, bu kadd ile kameti
- Düştün dünya zevkine unuttun kıyameti
- Dürüs, kazan, ye yedir, bir gönül ele getir
- Yüz KABEden yiğrektir, bir gönül ziyareti
*** ***
-
- Uslu değil delidir Halka Salusluk satan
- Nefsin müslüman etsin var ise kerameti
- Yunus imdi sen dahi, gerçeklerden olagör
- Gerçek erenler imiş, cümlenin ziyareti
*** ***
-
- Kadd : Boy,pos
- Kamet : Boy
- Dürüs : Toplayıp biraraya getirme
- Yiğrek : Daha iyi
- Salusluk: Hilekarlık
- Keramet : Olağanüstü işler, haller
- Bu bir acaip haldir bu hale kimse ermez
- Alimle davi kılar, Veli değme göz görmez
- İlm ile hikmet ile, kimse ermez bu sırra
- Bu bir acaib sırdır, ilme kitaba sığmaz
*** ***
-
- Alem ilmi okuyan, dört mezhep sırrın duyan
- Aciz kaldı bu yolda, bu aşka el uramaz
- Yunus canını terk et, bildiklerini terk et
- Fena olmayan suret, şahına vasıl olmaz
*** ***
-
- Davi : Savunulan sey
- Veli : Amma lakin
- Fena : Benliği terkedip yokluk halinde olma
- Aşk makamı al�ır, aşk kadim ezelidir
- Aşk sözünü söyleyen, cümle kudret dilidir
- Diyen o, işiten o, gösteren o
- Her sözü söyleyen o, suret can menzilidir
*** ***
-
- Suret söz kanda buldu, söz sahibi kaçan oldu
- Surete kendi geldi, dil hikmetin yoludur
- Bu bizim işretimiz, oldur bu lezzetimiz
- İçip esridiğimiz, aşk şerbeti gölüdür
- Yunus sözünde yalan, görmedi mumin olan
- Ömrün zülmete salan, marifet yoksuludur
*** ***
-
- Ali : Yüksek,yüce
- Menzil : Ulaşılacak yer
- İşret : Eğlence
- Eşrimek: Sarhoş olmak
- Zülmet : Karanlık
- Marifet: Tasavvufta üstün bir makam
- Hak bir gönül verdi bana, ha demeden hayran olur
- Bir dem gelir şadan olur, bir dem gelir giryan olur
- Bir dem gelir söyleyemez, bir sözü şerh eyleyemez
- Bir dem cehalette kalır, nesne bilmez nadan olur
*** ***
-
- Bir dem dev olur ya peri, viraneler olur yeri
- Bir dem uçar BELKIS ile sultan-ı ins u can olur
- Bir dem varır mescitlere, yüz sürer anda yerlere
- Bir dem varır deyre girer, incil okur ruhban olur
*** ***
-
- Bir dem gelir İSA gibi ölmüşleri diri kılar
- Bir dem girer kibr evine, Firavn ile Haman olur
- Bir dem döner CEBRAİLE rahmet saçar her mahfile
- Bir dem gelir gümrah olur, miskin Yunus hayran olur
*** ***
-
- Hayran : Şaşkın
- Şadan : Sevinçli
- Giryan : Ağlayan
- Beşaret: Mujdelenmek
- Şerh : Açıklama
- Nadan : Cahil
- Deyr : Kilise
- Ruhban : Rahip
- Mahfil : Toplantı yeri
- Gümrah : Sapmış
|
Bugün 4 ziyaretçikişi burdaydı!
|
|
|
|